| Inglés | Turco | |
|---|---|---|
| Colloquial | ||
| Colloquial | strive to do v. | yapmaya çabalamak |
| Colloquial | strive to do v. | yapmak için çaba göstermek |
| Colloquial | strive to do v. | yapmak için çaba sarf etmek |
| Colloquial | strive to do v. | yapmak için gayret etmek |
| Colloquial | strive to do v. | yapmak için didinmek |
| Inglés | Turco | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Phrasals | strive to (do something) v. | (bir şey yapmaya) çabalamak | ||
|
We must do all we can and continue to strive to eliminate all such tragedies. Elimizden geleni yapmalı ve bu tür trajedileri ortadan kaldırmak için çabalamaya devam etmeliyiz. More Sentences |
||||
| Phrasals | strive to (do something) v. | (bir şeyi yapmak için) çaba göstermek | ||
|
We must do all we can and continue to strive to eliminate all such tragedies. Elimizden geleni yapmalı ve bu tür trajedileri ortadan kaldırmak için çaba göstermeye devam etmeliyiz. More Sentences |
||||
| Phrasals | strive to (do something) v. | (bir şeyi yapmak için) çaba sarf etmek | ||
|
The Belgian Presidency is striving to maintain the intensive pace of negotiations. Belçika Dönem Başkanlığı müzakerelerin yoğun temposunu sürdürmek için çaba sarf ediyor. More Sentences |
||||
| Phrasals | strive to (do something) v. | (bir şeyi yapmak için) gayret etmek | ||
|
Since happiness doesn't exist, we have to strive to be happy without it. Mutluluk mevcut olmadığı için, onsuz mutlu olmaya gayret etmeliyiz. More Sentences |
||||
| Phrasals | strive to (do something) v. | (bir şeyi yapmak için) didinmek | ||
